tüm kitap özetlerini burda bulabilirsiniz
 
  Ana Sayfa
  İletişim
  Ziyaretşi defteri
  huzur=ahmed hamdi tanpınar
  acımak=reşat nuri güntekin
  akşam güneşi= reşat nuri güntekin
  aldatacağım=esat mahmut karakut
  anadolu notları= reşat nuri güntekin
  anahtar=refik halid akay
  anamın kitabı=yakup kadri karaosmanoğlu
  istanbulun bir yüzü=refik halid kalay
  mahşer=peyami safa
  sinekli bakal=halide edip adıvar
  gelibolu=buket uzuner
  sefiller=viktor hugo
  suç ve ceza=dostoyevski
  savaş ve barış=tolstoy
  yüksek ölçekler=ömer seyfettin
  yaprak dökümü= reşat nuri güntekin
  yaban=yakup kadri karaosmanoğlu
  toprak ana=cengiz aytmatov
  mavi ve siyah=halit ziya uşaklıgil
  küçük ağa= tarık buğra
  kiralık konak=yakub kadri karaosmanoğlu
  kaşağı=ömer seyfettin
  ince memed=yaşar kemal
  fatih-harbiye=peyami safa
  eylul=mehmet rauf
  dokuzcu harciye koğuşu=peyami safa
  damga= reşat nuri güntekin
  dağları bekleyen kız=esat mahmut karakut
  dağa çıkan kurt=halide edip adıvar
  çölde bir istanbul kızı=esat mahmut karakurt
  çalıkuşu= reşat nuri güntekin
  cezmi=namık kemal
  canan=peyami safa
  bugünün saraylısı=refik halid akay
  bomba=ömer seyfettin
  biz insanlar=peyami safa
  bir teredüttün romanı=peyami safa
  bir ölünün defteri=halit ziya uşaklıgil
  bir kucak çiçek=memduh şevket esendal
  bir kadın düşmanı=reşat nuri güntekin
  Yeni sayfanın başlığı
  bit avuç saçma=refik halid karay
  ateşten gömlek=halide edip adıvar
  aşk-ı memnu=halid ziya uşaklıgil
  ateştengömlek=halide edip adıvar
  ankara ekspresi=esat mahmut karakurt
  ago paşanın hatıratı=refik halit karay
  tatarcık=halide edip adıvar
  sözde kızlar=peyami safa
  Anketler
  memleket hikayeleri=refik halit karay
  ölü canlar=gogol
  sergüzeşt=sami paşazade sezai
  tarih soruları
  =FİLOZOFLAR=
  => imanuel kant
  => karl marx
  => francis bacon
  => thales
  => kiergegard
  => martin heidger
  => sokrates
  => edmund huserl
  => Theodor Wiesengrund Adorno
  => Anaksagaros
  => Anaksimenes
  => Anaksimandros
  => Aristotales
  => Bergson, Henri
  => Berkeley
  => CAMUS, Albert
  => CİCERO, Marcus Tulius:
  => DEWEY, John
  => EMPEDOKLES
  => EPİKTETOS:
  => Gilles Deleuze
  => MİCHEL FOUCAULT
  => Max Ferdinand Scheler
  => EPİKUROS
  => John Rawls
  => Nicolai Hartmann
  => David Hume
  => Jacques Derrida
  => Georg Wilhelm Friedrich Hegel
  => FARABİ
  => HERAKLEİTOS:
  => LOCKE, Jhon
  => Parmanides
  => Platon
Türk Dili
Max Ferdinand Scheler
Max Ferdinand Scheler

(1874-1928) "Yaşantı"nın, başta dinsel, kişisel, toplumsal, bitimsel, tarihsel yönleri olmak üzere, her birine gereken önemi verecek biçimde bütün yönleriyle ele alınması gerektiğini savunan Alman görüngübilimci, toplum felsefecisi, bilgi toplumbilimcisi. Hemen hemen felsefesinin tamamında geleneksel filozofların çoğunlukla gözardı ettiği düşüncenin duygusal temelleri üstüne yoğunlaşan Scheler , Münih kentinde doğmuş, Jena'da ögrenim görmüş, 1907'de döndüğü Münih'te görüngübilimle, özellikle de önceki dönem Husserl görüngübilimiyle ve Husserl 'in Münih Okulu izleyicilerince uygulanan gerçekçi görüngübilimle tanışmıştır.

Dilthey ile Bergson un yaşam felsefelerinden büyük ölçüde etkilenen Scheler in ilk çalışmaları, etik alanında daha sonra oluşturacağı değer kuramına yönelik ön hazırlık niteliğindeki görüngübilimsel araştırmalardan oluşmaktadır. Bu ilk çalışmalarında "duygudaşlık" ile "gücenme" duygularının betimlenmesi üzerine yoğunlaşan Scheler , formculuk üzerine kurulu kantçı usçuluğun eleştirisini yapmıştır. Bunun yanında Scheler , I. Dünya Savaşı sırasında ateşli bir ulusçu olarak savaşı destekleyen, savaşın neden gerekli olduğunu modem kültüre yönelik felsefı eleştirileriyle temellendirmeye çalışan denemeler yazmıştır.

Daha sonraları çok daha geniş, çok daha kapsamlı bir toplum tasarımına geçmiş olmakla birlikte, yaptığı modernlik eleştirileri yazılarının değişmez konularını oluşturmaktadır. Bu eleştirilerin temel hedeflerinden biri, İngilizce konuşulan ülkelerin felsefelerinin doğalcılığı ile us yürütmeye dayalı çıkarsamacılığıdır. Savaştan sonra katolikliğe geçişi, görüngübilimsel betimleme yöntemini dinsel görüngülere ve duygulanımlara uygulamasına olanak tanımış, daha sonraları ise bu yöntemi çoğunlukla insanbilim ile doğa bilimlerinin izleklerine uygular olmuştur.

Scheler son dönem yazılarında daha çok modern bilimin yükselişiyle birlikte ortaya çıkan metafizik felsefe sorunları üstünde durmuştur. Düşüncelerinde çok derin içgörülerle karşılaşılmasına karşın bu içgörülerin genellikle dizgeli bir biçimde düzenlenip sağlam bir biçimde temellendirilmemiş oluşları felsefesinin en belirgin özelliklerinden birini oluşturmaktadır.

Scheler 'in felsefesinin kuşkusuz en önemli bölümünü Kant etiğine karşı geliştirilen nesnel değerler sıradüzeninin a priori olarak duygusal bakımdan kavranmasını amaçlayan değer çözümlemeleri üstüne kurulu etik öğretisi oluşturmaktadır. Geliştirdiği etiğin özce "kişiselci olduğunu özellikle vurgulayan Scheler , bu bağlamda "kişi"yi "ben"den kesin çizgilerle ayırarak kişisel değerleri her bakımdan üstün kılmaya çalişmaktadır. Bu bağlamda, en üst konuma yerleştirilen söz konusu kişisel değerleri değişik toplumsal etkileşim biçimleri için sunduğu çözümlemelerle ilişkilendirmeye ayrı bir özen göstermiştir. Bilgi kuramı alanında daha çok pragmacı bir yaklaşımı benimseyen Scheler bu yaklaşımı bilim ile algı alanlarına uygularken, felsefeyi özlerin görüsünü araştıran bir disiplin olarak tanımlamıştır. Öte yanda Scheler 'in din felsefesine büyük ölçüde Tanrı'ya sevgi yoluyla ulaşılabileceğini savunan Augustinusçıı anlayış ile Tanrı'nın us yoluyla bilinebileceğini ileri süren Aquinasçı anlayışı uzlaştırma çabası olarak bakılabilir. Nitekim özellikle son dönem çalışmalarında felsefi insanbilim ile merafizik sınırları çizilmiş ikici bir yaklaşım sergileyen Scheler 'in, bu bağlamda duygudaşlık kavramı üstüne yoğunlaşarak tinsel sevgi ile yaşam itkisi arasındaki geleneksel çatışkıyı ortadan kaldırma arayışı içinde olduğu gözlenmektedir.

Scheler 'in görüngübilim yönteminin belkemiğini, yaşamında baştan beri hep bulunmalarına karşın bilenden a priori anlamda bağımsız olan özlerin nesnelliği anlayışı oluşturmaktadır. Bu anlamda Scheler 'e göre, değerler nesnel olmalarına karşın Platoncu anlamda birer öz değildir. Nesnelliklerine ancak dolaysız yaşantıda, duygular alanında erişilebilir. Sözgelimi müzikte güzelliği dinlemek salt belli notaları, belli sesleri duymak demek değildir. Scheler bu noktada "değerlemeler" ya da değer bakış açılan ile "değerler" arasında bir ayrıma gider. İlki yani değerlemeler tarihsel olarak göreceyken, değişkenlik gösterebilirken, ikincisi yani değerler bağımsız ve değişmezdirler. Buna göre aralarında her zaman için keskin bir sıradüzen bulunan dört değer bulunmaktadır: "haz", "canlılik", "tin", "din".

Bu değerlere karşılık gelen, bu değerleri kendisi yaratmamasına karşın keşfetme yetisini kendinde taşıyan çeşitli kişilikler söz konusudur. Bunlar değer keşifçileri ya da değerleri açığa çıkaranlar olabilecekleri gibi, açığa daha önce çıkarılmış değerleri yaşamlarıyla somut bir biçimde örneklendirenler de olabilirler. Scheler 'in gözünde sanat icracıları, kahramanlar, dehalar, azizler bunların en başında gelen kişiliklerdir. Benzer bir değer sıradüzeni, en yukarıda Kilise'nin bulunduğu, sevgi ile dayanışmanın egemen olduğu Hıristiyan toplumu olmak üzere toplum katmanlarında da bulunmaktadır. Nitekim bu noktada Scheler , liberal toplum anlayışlarını bu sıradüzeni bozduklarından, topluma içedönüklüğü, bireyciliği, yanlış bir değer düzenini pompaladıklarından ötürü sürekli eleştirmiştir.

Scheler 'in değer felsefesinin en önemli özelliklerinden birisi "yükseklik" ya da "alçaklık" bildiren sıradüzenli kategoriler doğrultusunda yapılanmış oluşudur. Nitekim varlık türleri, bilinç düzeyleri, değer biçimleri gibi sıradüzen ayrımlarıyla Scheler'in düşüncelerinin hemen her yerinde karşılaşmak olanaklıdır. Söz konusu ayrımlar Scheler'in önceki felsefe anlayışlarına karşı eleştirel bir konum alabilmesine olanak tanıması yanında, metafizik bakımdan kilit önemi bulunan tin ile itki arasındaki ayrım üstüne yoğunlaşan olgunluk döneminde geliştirdiği felsefi insanbilim anlayışı için de sıradüzenli bir insan varliğı yapısı sunmaktadır. Bu bağlamda kendi düşüncesinin etik bakımdan "kişiselciliği"ne sürekli vurguda bulunan Scheler , yöntem olarak ilkece Husserl 'in görüngübilim anlayışını benimsemiş olmakla birlikte önemli kimi noktalarda ondan ayrılmaktadır. Sözgelimi Husserl "görüngübilimsel indirgeme" yi gerçek nesnelerin ya da olguların dikkatimizi bozmasına karşı "varoluşun ayraç içine alınmasının", dolayısıyla da salt düşünce alanına geçmenin etkin bir yolu olarak görürken, Scheler bütün varoluşu dürtülerce uyarılmaya karşı direnme yetisi olarak yorumladığından, ilkece burada ayraç içine alınan dürtüler ve dürtülenimler olduğunu savunmaktadır.

Scheler bize verili olanın tinsel işleyişimizin en altında yatan kör dürtüler olduğunu (Aristoteles'in bitkisel tin tasarımını anımsatan), bunların da her türden biliş etkinliğinin önündeki en büyük engeller olmaları nedeniyle, Husserlci anlamda asıl ayraç içine alınmaları gerekenin de onlar olduğunu ileri sürmektedir. Nitekim Scheler 'e göre felsefe özü gereği bir özbilgisi, bir özdenetim, en önemlisi de alçakgönüllülük üstüne kurulu bir etik kültür edinmeyi zorunlu kılmaktadır.

Felsefenin doğasına yönelik söz konusu açıklamanın ayrıntılı bir biçimde sunulduğu İnsandaki Bengisel Üzerine (Vom Ewigen im Menschen, 1921) başlıklı kitabında Scheler , felsefenin başkoşulu olarak "yapılanma bilgisi" (Bildungwissen) diye adlandırdığı tinsel özler ile değerler tarafından yapılanmış olmayı göstermektedir. Buna göre gerçek felsefe Scheler ' in gözünde her zaman için özler ile değerlerin bir uzantısı olacak biçimde kendini yapılandırmış tinsel kişilerin, yani gerçek filozofların uğraş alanıdır.

Bu görüş aynı zamanda Eski Yunan düşüncesi ile skolastik felsefedeki bilme ediminin bütünüyle bilinen nesneyle girilen paylaşım ilişkisi olduğu yollu tasarımı, o nesneyi değiştirmeksizin o nesneye katılma anlayışını anıştırması bakımından bir hayli dikkat çekicidir. Öz olarak (gua eessence) düşünüldüğünde bilinen nesne bu anlamda her zaman bilenin zihnindedir. Felsefenin aynı zamanda dünyamn simgeselliğinden arındırılması çabası olduğunu ileri süren Scheler , şeylere doğal, ben ya da grup merkezli "canli" yaklaşımımızın (sonradan "yaşam dünyası" olarak temellendirilen) canlılığın önemi uyarınca biçimlenen bir bölümleme üzerine bina olduğunu belirtmiştir. Bu anlamda algı, Scheler'e göre her zaman verili olanın bütünlüğünden ya da toplamından seçilip ayıklanarak olanaklılık kazanmaktadır. Sözgelimi nesnelerin alımladığımız belli yönleri (bir kirazın kırmızılığı gibi) amaçlarımıza bu biçimde uygun olmalarından ötürü nesnenin simgeleri olma işlevini yerine getirmektedirler. Oysa ki felsefi bakış ancak özsel doğaya ilişkin bütün kavramların görüntüsünün dışına çıkıldığında "gürülebilir olanı görmemize" olanak tanımaktadır. Bu noktada gerek kültürde gerekse dilde verili olarak bulduğumuz "doğaya yönelik dünya görüşünün" kendi çevremizi denetleyebilmemizin temelini oluşturduğu gerçeğine dikkat çeken Scheler , bu bakış açısından edinilmiş bilginin en az felsefe bilgisi kadar yetkin olduğunu dile getirmektedir. Ancak burada bilginin nesnelerinin insan ilgileri karşısında her zaman için göreliliği söz konusudur. Sözgelimi bilimsel nesneler, bilimsel etkinlik doğası gereği insanın olağan duyu alanının sınırlarını aşarak insan ilgisinin kapsam alanını genişlettiğinden dolayı, ancak kendilerine bu türden bir ilgi doğrultusunda yaşamayı seçmiş bilim adamlarının yaşam ilgilerine göredir.

Felsefe bilgisi, bilimsel bilgi ve kimi görece daha önemsiz öteki bilgi ilgileri yanında Scheler'in üstünde özellikle durduğu, "kurtuluş bilgisi" (Heilwissen) diye adlandırdığı bir bilgi türü daha bulunmaktadır. Scheler'in koyu bir katolik olduğu dönemde kurtuluş doğrudan ahlâksal ve dinsel bilgiyle ya da pratikle ilintili bir konu olarak düşünülür, bireyin tinsel anlamda kurtuluşu demek söz konusu bireyin "sevgi toplumun" a katılması, o toplumun bir üyesi olarak tinsel bakımdan tanınması demektir. Buna karşı kurtuluş bilgisi Scheler'in son dönemlerinde daha çok metafızik bir anlama bürünmüştür. Bu yeni metafızik yönelimli kurtuluş tasarımında tin özler ve değerler alanlarına karşılık gelirken, beden ise evrenin maddeselliğini simgeleyen saltık varlıktaki bütün gerilimler ile çatışkıların çözülüşünü ifade ermektedir.

Scheler 'in etiğinin belkemiğini olıışturan değerler kuramında, değerler her durumda yönelmişliğe konu duygu nesneleridir. Değerler ya nesneler içinde ya da nesneler üzerine duyulan niteliklerdir, bu yüzden de ussal yolla anlaşılmaya açık değillerdir. Bu anlamda değerler "duygusal a priori bir alam meydana getirmektedirler, çünkü iyilerin ve amaçlann görüngüleri, hatta haz duyulanımları da dahil olmak üzere, bütün değerler daha baştan bu "a priori' alanın varliğını varsaymaktadırlar. Değerlerin olumlu ya da olumsuz biçimlerde bize verili oldukla- nnı ileri süren Scheler, değerler sıradüzeninin en alanda hazsal ve duyusal değerlerin, onun bir üstünde dirimsellik değerlerinin, onların üstünde salt doğrulukla ilintili pragmatik çıkarlara konu olmayan güzellik, adalet, yüreklilik gibi tinsel değerlerin, en yukarda da tanrısallık değerlerinin bulunduğunu savunmaktadır. Bu durum Scheler 'in değerler öğretisine en büyük katkısı olarak düşünülen "duygudaşlık" üzerine verdiği ayrıntılı görüngübilim betimlerinde kendisini göstermektedir. Pek çok felsefe tarihçisinin Scheler ’in en değerli yapıtı olarak değerlendirdiği Duygudaşlığın Özü ve Biçimi (Wesen und Formen der Sympathie, 1923) özünde filozoflarca göz ardı edilmiş değişik duygudaşlik türlerini ortaya serme amacındadır. Söz konusu yapıtında başta "özdeşleyim" (Einfıibkrn) anlayışı olmak üzere çeşitli metafızik duygudaşlık kuramlarını eleştirel bir gözle inceleyen Scheler, sevgi ile nefret duygularının kapsamli bir çözümlemesini sunduktan sonra, sevginin gerek tinselliğin gerekse kişiselliğin başkoşulu olduğu saptamasında bulunmaktadır. Buna göre, yalnızca gerçek sevginin özler ile değerler dünyasının kapılarının aralanmasına olanak tanıdığını belirten Scheler , insanın doğası gereği seven bir varlık olduğunu bildirmektedir. Scheler 'in özellikle kişinin duygusuyla yöneldiği nesnelerden daha yüksek olan o nesne üstüne kurulu değerlerin yaratımı sürecini sevgi olarak tanımlaması, hem varoluşçu hem de görüngübilimci felsefe çevrelerinde halen yakın bir ilgi uyandırmayı sürdürmektedir.

Max Scheler'in diğer önemli yapıtları arasında,

Kant'ın biçimsel ahlâk felsefesini eleştirdiği (Etikte Biçimcilik ve Maddi Değer Etiği, 1921),

Marxçı yaklaşıma eleştirel bir gözle yaklaşan ve bir bilgi toplumbilimi denemesi olan Die

Wirreuıfornıen und die Gerellrcbaft (Bilgi Biçimleri ve Toplum ,1926) ile

Felsefi insanbilim üzerine görüşlerini serimlediği Die Stellrmg der Menrcheu im Kormos (İnsanın Kozmostaki Yeri , 1928) sayılabilir.
 
 

şimdiye kadar ortalama kaç kitap okudunuz
0-10 13,48%
10-15 19,57%
15-20 15,65%
20-25 12,61%
25-50 8,26%
50-100 9,57%
100'den fazla 20,87%
230 toplam oy:


 
 
 


More Cool Stuff At POQbum.com

 
 
 
Dersler
 MATEMATİK
 GEOMETRİ
 TÜRKÇE
 FİZİK
 KİMYA
 BİYOLOJİ
 TARİH
 COĞRAFYA
 FELSEFE
 Soru Bankası


 
 
 
  • Edebiyat Nedir?
  • Edebi Türler
  • Edebi Sanatlar
  • Edebi Akımlar
  • Türk Edebiyatı Dönemleri
  • İslamiyet Öncesi T.E.
  • İslamiyet Sonrası T.E.
  • Tanzimat Edebiyatı
  • Servet-i Fünun E.
  • Fecr-i Âti E.
  • Milli Edebiyat Akımı
  • Milli Mücadele Dön.E.
  • Cumhuriyet Dön.Türk E.
  • Uyak ve Ölçü
  • Nazım Biçimleri
  • Edebiyat Sözlüğü
  • Edebiyatımızda 'ilk'ler
  • Azerbaycan Türk Edebiyatı
  •  
     
     

    TÜRK EDEBİYATI

    1. M. Kemal Atatürk - Nutuk
    2. Kutadgu Bilig'den Seçmeler
    3. Dede Korkut Hikayeleri
    4. Yunus Emre Divanı'ndan Seçmeler
    5. Mevlana-Mesnevi'den Seçmeler
    6. Nasreddin Hoca Fıkralarından Seçmeler
    7. Divan Şiirinden Seçmeler
    8. Halk Şiirinden Seçmeler
    9. Evliya Çelebi - Seyahatnamesi'nden Seçmeler
    10. Kerem ile Aslı
    11. Samipaşazade Sezai - Sergüzeşt
    12. Halit Ziya Uşaklıgil - Mai ve Siyah
    13. Hüseyin Rahmi Gürpınar - Kuyruklu Yıldız Altında Bir İzdivaç
    14. Ahmet Rasim - Şehir Mektupları
    15. Ahmet Hikmet Müftüoğlu - Çağlayanlar
    16. Ömer Seyfettin - Hikayelerden Seçmeler
    17. Mehmet Akif Ersoy - Safahat
    18. Ahmet Haşim - Bize Göre
    19. Yahya Kemal Beyatlı - Eğil Dağlar
    20. Yahya Kemal Beyatlı - Kendi Gök Kubbemiz
    21.Abdulhak Şinasi Hisar - Boğaziçi Mektupları
    22. Ruşen Eşref Ünaydın - Diyorlar ki
    23. Yakup Kadri Karaosmanoğlu - Kiralık Konak
    24. Yakup Kadri Karaosmanoğlu - Yaban
    25. Refik Halit Karay - Memleket Hikayeleri
    26. Refik Halit Karay - Gurbet Hikayeleri
    27. Halide Edib Adıvar - Sinekli Bakkal
    28. Halide Edib Adıvar - Mor Salkımlı Ev
    29. Reşat Nuri Güntekin - Anadolu Notları
    30. Reşat Nuri Güntekin -Çalıkuşu
    31. Falih Rıfkı Atay - Çankaya
    32. Falih Rıfkı Atay- Zeytindağı
    33. Faruk Nafız Çamlıbel - Han Duvarı
    34. Nazım Hikmet - Memleketimden İnsan Manzaraları
    35. Şevket Süreyya Aydemir - Suyu Arayan Adam
    36. Memduh Şevket Esendal - Ayaşlı ile Kiracıları
    37. Peyami Safa - Dokuzuncu Hariciye Koğuşu
    38. Peyami Safa - Fatih - Harbiye
    39. Nihad Sami Banarlı - Türkçe'nin Sırları
    40. Ahmet Hamdi Tanpınar - Beş Şehir
    41. Ahmet Hamdi Tanpınar - Sahnenin Dışındakiler
    42. Samiha Ayverdi - İbrahim Efendi Konağı
    43. Necip Fazıl Kısakürek - Çile
    44. Sabahattin Ali - Kuyucaklı Yusuf
    45. Ahmet Kutsi Tecer - Şiirler
    46. Ahmet Muhip Dıranas - Şiirler
    47. Aşık Veysel - Dostlar Beni Hatırlasın
    48. Orhan Veli - Bütün Şiirleri
    49. Cahit Sıtkı Tarancı -Otuz beş Yaş (Bütün Şirleri)
    50. Kemal Tahir - Esir Şehrin İnsanları
    51. Orhan Kemal - Eskicinin Oğulları
    52. Sait Faik Abasıyanık - Kayıp Aranıyor
    53. Sait Faik Abasıyanık - Hikayelerinden Seçmeler
    54. Halikarnas Balıkçısı - Aganta Burina Burinata
    55. Kemal Bilbaşar - Cemo
    56. Samim Kocagöz - Kalpaklılar
    57. Tarık Buğra - Küçük Ağa
    58. Necati Cumalı - Tütün Zamanı
    59. Rıfat Ilgaz - Karartma Geceleri
    60. Orhan Hançerlioğlu - 7. Gün
    61. Fakir Baykurt - Kaplumbağalar
    62. Faik Baysal - Drina'da Son Gün
    63. Abbas Sayar - Yılkı Atı
    64. Haldun Taner - Hikayelerinden Seçmeler
    65. Oğuz Atay - Bir Bilim Adamının Romanı
    66. Aziz Nesin - Yaşar Ne Yaşar Ne Yaşamaz
    67. Sabahattin Kudret Aksal - Gazoz Ağacı
    68. Yusuf Atılgan - Anayurt Oteli
    69. Cemil Meriç - -Bu Ülke
    70. Ord. Prof. Dr. Ali Fuat Başgil - Gençlerle Başbaşa
    71. Naki Tezel - Türk Masalları
    72. Salah Birsel - Boğaziçi Şıngır Mıngır
    73. Bahattin Özkişi - Sokakta

    DÜNYA EDEBİYATI

    74. Beydeba - Kelile ve Dimne
    75. Eflatun - Devlet
    76. Platon - Sokrates'ın Savunması
    77. Sadi - Gülistan
    78. Cervantes - Don Kişot
    79. Balzac - Vadideki Zambak
    80. Viktor Hugo - Sefiller
    81. Goethe - Faust
    82. Daniel Daefo - Robinson Crusoe
    83. Dostoyevski - Suç ve Ceza
    84. Gogol - Ölü Canlar
    85. Turgenyev - Babalar ve Oğullar
    86. Tolstoy - Savaş ve Barış
    87. Gustav Flaubert - Madam Bovary
    88. Charles Dickens - İki Şehrin Hikayesi
    89. Knut Hamsun - Açlık
    90. Jack London - Beyaz Diş
    91. Rabindranath Tagore - Gora
    92. Ernest Hemingway - Çanlar Kimin İçin Çalıyor
    93. William Faulkner - Ses ve Öfke
    94. İvo Andriç - Drina Köprüsü
    95. Panait İstrati - Akdeniz
    96. John Steinbeck - Fareler ve İnsanlar
    97. M Selimoviç - Derviş ve Ölüm
    98. Cengiz Dağcı - Onlar da İnsandı
    99. Cengiz Aytmatov - Beyaz Gemi
    100. Cengiz Aytmatov - Gün Olur Asra Bedel (Gün Uzar Yüzyıl Olur)
    Bu SitE Kod-dunyasi.tr.gg Tarafından Desteklenmektedir..

     
    Bugün 1 ziyaretçi (7 klik) kişi burdaydı!
    Bu web sitesi ücretsiz olarak Bedava-Sitem.com ile oluşturulmuştur. Siz de kendi web sitenizi kurmak ister misiniz?
    Ücretsiz kaydol