tüm kitap özetlerini burda bulabilirsiniz
 
  Ana Sayfa
  İletişim
  Ziyaretşi defteri
  huzur=ahmed hamdi tanpınar
  acımak=reşat nuri güntekin
  akşam güneşi= reşat nuri güntekin
  aldatacağım=esat mahmut karakut
  anadolu notları= reşat nuri güntekin
  anahtar=refik halid akay
  anamın kitabı=yakup kadri karaosmanoğlu
  istanbulun bir yüzü=refik halid kalay
  mahşer=peyami safa
  sinekli bakal=halide edip adıvar
  gelibolu=buket uzuner
  sefiller=viktor hugo
  suç ve ceza=dostoyevski
  savaş ve barış=tolstoy
  yüksek ölçekler=ömer seyfettin
  yaprak dökümü= reşat nuri güntekin
  yaban=yakup kadri karaosmanoğlu
  toprak ana=cengiz aytmatov
  mavi ve siyah=halit ziya uşaklıgil
  küçük ağa= tarık buğra
  kiralık konak=yakub kadri karaosmanoğlu
  kaşağı=ömer seyfettin
  ince memed=yaşar kemal
  fatih-harbiye=peyami safa
  eylul=mehmet rauf
  dokuzcu harciye koğuşu=peyami safa
  damga= reşat nuri güntekin
  dağları bekleyen kız=esat mahmut karakut
  dağa çıkan kurt=halide edip adıvar
  çölde bir istanbul kızı=esat mahmut karakurt
  çalıkuşu= reşat nuri güntekin
  cezmi=namık kemal
  canan=peyami safa
  bugünün saraylısı=refik halid akay
  bomba=ömer seyfettin
  biz insanlar=peyami safa
  bir teredüttün romanı=peyami safa
  bir ölünün defteri=halit ziya uşaklıgil
  bir kucak çiçek=memduh şevket esendal
  bir kadın düşmanı=reşat nuri güntekin
  Yeni sayfanın başlığı
  bit avuç saçma=refik halid karay
  ateşten gömlek=halide edip adıvar
  aşk-ı memnu=halid ziya uşaklıgil
  ateştengömlek=halide edip adıvar
  ankara ekspresi=esat mahmut karakurt
  ago paşanın hatıratı=refik halit karay
  tatarcık=halide edip adıvar
  sözde kızlar=peyami safa
  Anketler
  memleket hikayeleri=refik halit karay
  ölü canlar=gogol
  sergüzeşt=sami paşazade sezai
  tarih soruları
  =FİLOZOFLAR=
Türk Dili
ölü canlar=gogol

KİTABIN ADI                    ÖLÜ CANLAR
KİTABIN YAZARI             Gogol ( Melih Cevdet ANDAY )
YAYINEVİ VE ADRESİ Sosyal Yayınları
BASIM TARİHİ                MART 1983
KİTABIN YAYIM MAKSADI    Roman ( Dünya Klasikleri )
KİTABIN ÖZETİ :

 

1. BÖLÜM :

    N.......... kentinin merkezindeki büyük hana bir yolcu oldukça güzel, küçük, yaylı bir araba ile gelir. İlk etapta bu kimsenin ilgisini çekmez. Gelen şahıs Pavel İvanoviç ÇİÇİKOV’dur. Kendisini danışman, çiftlik sahibi ve iş için yolculuk eden biri olarak tanıtır. Tez elden kentin ileri gelenleriyle tanışır: Vali, polis memuru, yargıç, savcı, çiftlik sahipleri vs. ve gittiği her yerde kendini görgülü bir salon adamı olarak gösterir; konusu ne olursa olsun her konuşmada canlı, ilgi uyandırıcı sözler söyler.

    Her gün akşam toplantılarına, yemeklere gider hoş vakit geçirir. Sıra kent dışı ziyaretlere geldiğinde ise işe önce çiftlik sahibi Manilov ile Sobakeviç’ten başlar. Çünkü onlara söz vermiştir. Belki de ÇİÇİKOV’u bu ziyaretlere zorlayan daha temelli, daha ciddi, daha derin nedenler vardır. Önce Manilov’un çiftliğine gider. Manilov ailesi üzerinde çok iyi izlenimler bırakır. Yemekten sonra çalışma odasına geçip iş konularında konuşmaya başlarlar. Çiçikov öncelikle Manilov’a kaç tane kölesi olduğunu, en son sayımı hükümete ne zaman verdiğini, kaç kölenin öldüğü gibi sıradan sorular sorar. Ancak o kadar çok ölen olmuştur ki Manilov bile sayısını kahyadan öğrenir. Ancak Çiçikov bunların listesini isteyince ortalık birden gerginleşir ve Manilov bunu niçin istediğini sorar. Çiçikov ne diyeceğini şaşırır ve ancak “Köylü satın almak istiyorum.” diyebilir. Daha sonra toparlayarak ölmüş olan köleleri almak istediğini söyler. Yani ölmüş ama yaşıyor gibi görünen köylüler ...

    ÇİÇİKOV uzun tartışmalardan sonra Manilov’a ölmüş köylüler için devlete boşuna vergi ödediğini anımsatarak bunları kendisine satmasını teklif eder. Ancak Manilov aralarındaki dostluğu öne sürerek bu iş için para istemeyeceğini söyler. Anlaşmalar yapılır ve Çiçikov evden ayrılır. Yolda yağmura tutulur ve arabaları devrilir. Ancak kısa sürede toparlanıp yola tekrar koyulurlar. Karşılarına çıkan ilk evin kapısını çalarlar. Ev sahibi onları içeri alır ve ağırlar. Geceyi orada geçirirler. Sabah ev sahibi bayana nerede olduklarını sorar. Anlaşılan yanlış yoldan gitmişlerdir. Geldikleri ev ise çiftlik sahibi bayan Koroboçka’nın evidir. Çiçikov, Manilov’a köylülerle ilgili sorduğu soruları bayan Koroboçka’ya da sorar. Lafı evire çevire ölü köylülerin satışına getirir. Bayan Koroboçka şaşkınlıktan küçük dilini yutar. Ancak Çiçikov, bayan Koroboçka’ya, ölen köylüler için boş yere vergi ödediğini, kendisine yardım etmek için bu masrafları karşılamak için ölü köylüleri almak istediğini söyler. Uzun tartışmalar sonucu Çiçikov, ileride çiftlik ürünlerini alacağı sözünü vererek ölü canlar için anlaşma yapar. Çiçikov çiftlikten ayrılarak meyhaneye gider. Burada Nozdriev ile karşılaşır. Nozdriev ile savcının evinde tanışmıştır. Nozdriev birkaç günlük bir panayırdan döndüğünü ve eve gideceğini söyleyerek Çiçikov’u da evine götürmek ister. Ancak Çiçikov işlerinin çok olduğunu söyleyerek teklifi reddetse de Nozdriev’le başa çıkamaz ve eve giderler. Nozdriev gereğinden fazla konuşan, sürekli kumar oynayan ve olayları abartan bir kişidir. Yemek, içki, sohbet derken konu döner dolaşır Çiçikov’un işlerine, oradan da ölü köylüleri satın almaya gelir. Nozdriev’de diğer çiftlik sahipleri gibi şaşırır. Ancak Nozdriev çok uyanıktır. Onları pahalıya satmaya çalışır. Ancak Çiçikov’un fazla parası olmadığı için uzun uzun pazarlık yaparlar. Nozdriev bu alışverişin sebebini öğrenmek için ısrar eder. Çiçikov ise zengin bir kızla evlenmek istediğini ancak babasının kızı vermesi için üç yüz can kölesi olması gerektiğini bu yüzden de ölü can almak istediğini söyler. Nozdriev her ne kadar inanmasada olay böylece kapanır. Nozdriev, Çiçikov’u iskambil oynamaya davet eder; ancak Çiçikov oynamak istemediğini söyler. Çok ısrar eder ancak sonuç alamaz. Hiç olmazsa dama oynayalım hem damada hile yapma şansım da yok deyince Çiçikov kurtulmak için teklifi kabul eder. Ancak Nozdriev yine hile yapar. Bunun üzerine Çiçikov sinirlenir ve evi terk eder.

    ÇİÇİKOV’un aldığı köleler kentte günün konusu olur. Köylülerin başka bir yere götürülüp yerleştirilmesinin karlı bir iş olmadığı üstüne bir çok yorumlar yapılır, bir çok düşünceler, görüşler ileri sürülür. Bu konuşmalardan bir çok kişinin bu sorunla ilgili derin bilgisi olduğu anlaşılır. Kimileri: “Elbette’’ der, “buna bir şey denemez. Güney illerinde toprak iyidir, verimlidir. Ama su olmadı mı, Çiçikov’un köylülerinin elinden ne gelir? Orada hiç akarsu yoktur.’’ “Su olmaması mümkün değil... Önemli değil bu. Fakat yerleştirme işine güvenilmez. Bizim köylülerin ne adam olduğunu bilemezsin. Yeni bir yerde, kulübesi, bahçesi olmadan toprağı sürsün, imkanı yok. İki kere iki dört gibi biliyorum, kaçarlar. Hem öyle kaçarlar ki, izlerini bulana aşk olsun.” “Hayır, afedersiniz ama, ben bunu kabul etmiyorum. Çiçikov’un köylüleri kaçmazlar. Rus köylüsünün her şeye gücü yeter, her iklime alışır. Onu Kamçatka’ya bile gönderseniz bir sıcak eldiven verdiniz mi elini bir oğuşturur, baltayı eline aldığında yeni bir kulübe yapmak için başlar odun kesmeğe.” “Ama önemli bir sorunu gözden kaçırıyorsun. Sen Çiçikov’un köylüleri nasıl adamlardır, orasını düşünmüyorsun. Hiçbir çiftlik sahibi iyi adamını satmaz. Çiçikov’un köylüleri son derece hırsız, sarhoş kimseler olsalar bile kellemi keserim ki tümü de tembel, kırıcı dökücü heriflerdir.” “Ha bunu kabul ederim doğrusu. Kimse iyi adamını satmaz. Çiçikov’un köylüleri de baştan aşağı sarhoştur. Ama şuna dikkat etmeli ki; konunun can alacak noktası da buradadır. Evet şimdi hepsi ahlaksızdır ama yeni topraklarına gittiler mi çok iyi birer uyruk olabilirler. Bunun bir çok örneği var. Hem bugün hem geçmişte.” Devlet fabrikaları müdürü: “Böyle şey olmaz,” diyordu, “Çünkü Çiçikov’un köylülerinin şimdi iki büyük düşmanı olacaktır. Biri küçük Rusya illerinin yakınlığı. Pek iyi bilirsiniz ki orada içki serbestçe satılır. Bana inanın hepsi de on beş gün içinde ayyaş olup çıkarlar. İkinci tehlikede köylülerin göç sırasında serseriliğe alışmaları. Ancak Çiçikov onları sürekli göz hapsinde tutar, demir pençe içine alır, en küçük suçlarına göz yummazsa o başka.”

    Çoğu, Çiçikov‘un durumunu iyice anlıyor, bu kadar çok köylünün bir yerden başka bir yere götürülmesindeki zorluğu kavrıyordu. Kimileri, Çiçikov’un köylüleri gibi, netameli insanlar arasında bir ayaklanma çıkması olasılığından çok korktuklarını söylerler. Bunlara emniyet müdürü, bir ayaklanma korkusu olmadığını, komiserin pekala haklarından gelebileceğini söyler. O’na göre komiserin gitmesine bile gerek yoktur. Sadece kasketini yollasa, bu kasket onları yerleştirilecekleri yere kadar götürür. Kimi de, Çiçikov’un köylülerine egemen olan başkaldırma ruhunun kökünden kazınması için başvurulacak çareleri sayıp döktüler. Bu düşünceler çeşit çeşitti. Bir kısmı, son kerte zor ve baskı kullanılması gereğini ileri sürüyor, bir kısmı ise tam tersine merhametli davranmayı öğütlüyordu. Posta müdürü ise Çiçikov’a kutsal bir görev düştüğünü O’nun bir çeşit “baba” yerinde olduğunu, hatta köylülerini eğitimden yararlandırmasını söylüyor bu sırada Lancaster’in önerdiği karşılıklı eğitim sistemini övüyordu.

    Artık kentte bu gibi düşünceler yürütülür, böyle şeyler konuşulur. Bir çoğu Çiçikov’a duydukları sevgiden ötürü bazı öğütlerde bulunurlar. Hatta köylülerin Kerson’a kadar rahatça götürülmeleri için kolcu vermeye hazır olduklarını söylerler. Çiçikov bu öğütlere teşekkür eder, gerektiğinde bunlardan yararlanmayı unutmayacağını söyler. Ancak kolcuları kesin olarak reddeder. Kolcuların gereksizliğini, çünkü satın aldığı köylülerin çok sakin insanlar olduğunu yeni bir yere götürülmekten memnun olduklarını, aralarında bir ayaklanma olasılığının bulunmadığını söyler. Bütün bu düşünceler ve öğütler, Çiçikov için çok yararlı sayılabilecek bazı sonuçlar sağlar: Ortalığa O’nun milyoner olduğu üstüne söylentiler yayılır. Kenttekilerin bu söylentilerden sonra O’na olan sevgileri daha da derinleşir .

    Kentteki insanların tümü iyi kalpli, konuksever insanlardır. Onlarla birlikte yemek yiyen ya da Whist oynayan biri hemen dostları olup çıkar. Hele bu kişi Çiçikov gibi iyi huylu terbiyeli, kendini sevdirmenin büyük gizini bilen biri olursa. Çiçikov kentte o kadar sevilmiştir ki bir türlü ayrılıp gitmenin yolunu bulamaz. Her zaman “bizimle bir haftacık daha kalın, Pavel İvanoviç” gibi sözlerle karşılaşır. Kısacası kentte el üstünde tutulur. Ama kentin bayanları üzerinde bıraktığı etki çok daha güçlü, çok daha şaşırtıcıdır.

    Sonunda Çiçikov da kendisine gösterilen bu ilgiyi fark eder. Bir gün oteline döndüğü zaman masanın üzerinde bir mektup bulur. Mektubunun altında imza falan yoktur. Ne adı, ne soyadı, ne tarih. Yalnız Çiçikov’un kalbi bu mektubun sahibini bulmalı, deniyor okur ve çekmeceye koyar. Biraz sonra Çiçikov’a valinin balosu için bir çağrı mektubu gelir. Bu, il merkezi için olağan bir şeydir. Nerede bir vali varsa, orada mutlaka bir balo vardır. Yoksa soylular valiye karşı duymaları gereken sevgiyi, saygıyı besleyemezler...

    Çiçikov’un baloya gelişi büyük mutluluk uyandırır. Bütün gözler O’na çevrilir ve herkes O’nun yanına toplanır. Çiçikov herkese mutluluk ve neşe getirir. Herkese, her sorulana yanıt yetiştirir, içinde bir rahatlık, alışık olduğu üzere yandan, sağdan, soldan selam verir, herkesi büyüler. Bayanlar yerini alır almaz “Acaba yüzlerinden, gözlerinden mektubu yazanın kim olduğunu anlayabilir miyim? diyerek onları süzmeye başlar. Ancak hiçbirinde böyle bir yüz ifadesi yoktur. Çiçikov O’nu bulmaya kararlıdır. Bayanlarla sohbeti koyulaştırır. Ancak tam o sırada, kötü bir sürpriz; Nozdriev salona girer. Çiçikov’un çok aptal bir insan olduğunu çünkü ölü can aldığını haykırır. Önce insanlar pek aldırış etmezler. Ancak bu hikaye kulaktan kulağa yayıldıkça insanlar itibar etmeye başlarlar. Olay o kadar yayılır ki herkes Çiçikov’un valinin kızını kaçırmak için bunu yaptığını düşünmeye başlarlar. Ancak her iki olay arasında hiçbir bağlantı kuramazlar. Sonunda kentte iki parti kurulur. Erkekler partisi ve kadınlar partisi. Erkekler, sadece ölü canlarla; kadınlar ise sadece valinin kızının kaçırılmasıyla ilgilenirler. Kısacası bütün kent olayı çözmek için seferber olur. Bu arada Çiçikov hasta olduğu için evden dışarı çıkamaz ve olaylardan haberdar olamamıştır. Dışarı çıktığında ise bütün insanların ona karşı tavırları değişmiştir. Kısa sürede olayları öğrenir. Buna canı sıkılır ve kenti terk eder ...

    Çiçikov; küçük yaşta annesini kaybetmiştir. Babası ise onu, bakması için yaşlı bir akrabasına bırakır. Çiçikov okula başlar ancak dersleri iyi değildir. Babasının ona bıraktığı tek şey ise hayatta her şeyin para olduğu felsefesidir. Okulda öğretmeninin prensiplerini takip ederek ona göre davranır ve onun gözüne girer, derslerini düzeltir, okulunu başarı ile bitirir. Artık bir delikanlı olmuştur. Tek amacı vardır artık: Çok çile çekse de zengin olmak. Elindeki diploması ile ancak devlet dairesinde memurluk yapar. Burada müdürü onu hiç sevmemektedir. Ancak bir yolunu bulup evde kalmış kızı ile diyaloğa geçer, sık sık evlerine gidip gelmeye başlar. İşler ilerleyince müdüre “baba” bile demeye başlar. Bu arada müdürü onu kullanmaya başlamıştır. Bir süre sonra boşalan bir zabıt katipliğine getirilir. Ancak emeline ulaşmıştır. Atamadan sonra müdürün evine gitmemeye ve ona “baba” dememeye başlar.

    Zamanla tüm ilişkisini keser. Rüşvet almaya başlar, para biriktirir, hayatını bir düzene sokar. Ancak bir süre sonra çok sert, rüşvetin ve her türlü haksızlığın, düzensizliğin amansız düşmanı yeni bir müdür gelir. Memurların çoğu işten atılır. Evleri hazineye mal edilir. Çiçikov ise bir türlü kendini müdüre sevdiremez. Yeni alınan memurlar çeşitli dolaplar çevirerek müdüre doğru görünerek onlara güvenmesini sağlarlar. Ancak yeni çete eskisine rahmet okutacak bir niteliktedir. Artık hırsızlık ve rüşvet büsbütün alıp yürümüştür. Ancak Çiçikov kendisini bir türlü kabul ettiremez. Yenilip kaybederek işten ayrılır. Bir süre sonra çok istediği gümrüklerde bir iş bulur. Burada kaçakçılara kök söktürür. Rüşvete aman vermez. En küçük bir rüşveti bile kabul etmez. Bu haliyle de yönetimin gözüne girer ve yükselir. Kaçakçılarla savaşması için gerekli yetkileri kendisine verirler. Artık önünde bir engel kalmamıştır. Kaçakçılardan inanılmaz paralar alır ve servetine servet katar. Ancak Çiçikov’un kaçakçılarla ilişkisini idareye haber verirler. Nazik tavırlar ve konuşmasını bilmesi, el-etek öpmesi ve para gücü sayesinde kendini savunur ve yakasını mahkemeden kurtarır. Artık bir işi yoktur. Yeniden yoksulluk günlerine döner ama inancını kaybetmez.

    O günlerde kahyalık adi görülen bir işti. Küçük memurlar bile hor görürdü. Bir gün Çiçikov birkaç yüz kölenin rehin işlemi ile uğraşmak görevini alır. Çiftlik sahibinin işleri çok kötü gitmektedir. Hükümetten borç para almak çok zordur. Çiçikov, çiftlik sahibinin vekili olarak maliyeye başvurur. Çiçikov, memura kölelerden yarısının öldüğünü, bunun sorun yaratıp yaratmayacağını sorar. Memur ise; eğer ölenlerin adının listede sağ olarak gösterilmişse sakıncası olmadığını nasılsa ölenlerin yerine yenilerinin doğduğunu söyler. Bu sözler kafasında inanılmaz fikirler oluşturur. Yeni nüfus sayımından önce ölü can satın alırsa borç ödeme sandığı bu ölenler karşılığında adam başına iki yüz ruble borç para verebilecektir. Çiçikov planını uygulamaya koyar ve oturacak bir yer arıyormuş gibi görünerek Rusya’nın çeşitli yerlerini gezmeye başlar. Tanıştığı insanlarla büyük dostluklar kurar. Böylece yardımlarını kazanır.

2. BÖLÜM :

    Çiçikov günler sonra Rusya’nın uçsuz bucaksız topraklarında dolaşırken cennet bahçelerini andıran çiftlikten gözünü alamaz ve çiftlik sahibi ile tanışmak için evine gider. Çiftlik sahibi Tientietnikov’dur. Okulu bitirdikten sonra bir süre memurluk yapar, müdürünün üstlerine farklı, astlarına farklı davranışı onu çileden çıkarır ve dayanamayıp ona hakaretlerde bulunur. Böylece işine son verilir. Tekrar çiftliğine dönerek aldığı eğitimle köylüsünü eğitip daha fazla verim elde etmek için çabalar. Köylüsüne toprak vererek hem kendisi için hem de çiftlik için çalışmasını sağlar. Onlara mümkün olduğunca iyi davranır, daha fazla boş zaman sağlar. Ancak gün geçtikçe verimin düştüğünü, köylünün davranışının değiştiğini fark eder. Zamanla iyice sıkılır. Her şeyden elini eteğini çeker. İşte tam bu sırada Çiçikov’la tanışır ve bir süre kendisiyle kalmasını ister. Çiçikov bunu kabul ederek tez elden çevre çiftlikleri gezerek çiftlik sahipleri ile tanışır. Ölü canlar satın alır. Tek hayali bir çiftlik sahibi olmaktır. Gittiği yerlerde çiftlik sahiplerinin eğitimli ve işten anlayan insanlar oldukları gözünden kaçmaz. Söylenenleri bir bir aklında tutar bu konular üzerinde geceler süren tartışmalara girer. Konuşmaların çoğu Köylünün eğitilmesi ve bilimsel yöntemlerle tarımın geliştirilmesi üzerinedir.

    İflasın eşiğine gelmiş bir çiftlik sahibi çiftliğini satmak ister. Çiçikov’un ise o kadar parası yoktur. Çiftlik sahiplerinden biri borç para vermeyi kabul eder ve Çiçikov çiftliği satın alır. Ancak paranın yarısını verir. Geri kalanını da ileri bir zamanda ödemek koşuluyla bırakır.

    Bu arada Çiçikov ölü can almaya devam eder. Ancak bunları yaşıyor gibi göstermeyi de unutmaz. Çiçikov bu yolculuktan çok karlı çıkmıştır. 300 bin Ruble kadar para biriktirmiştir. Ancak yaptığı kanunsuz işler maliye memurlarına, valiye ve hatta prense kadar gitmiştir. Prens tarafından hapse atılır. Arkadaşı Murazov ona yardım edeceğini söyler ancak bunun karşılığı olarak bütün kötü alışkanlıklarından vazgeçmesini ister. Çiçikov isteği kabul eder. Prens ise hiç istemediği halde Murakov’u kıramaz ve Çiçikov’u serbest bırakır. Ancak tüm ülkeyi saran bir hastalık gibi rüşvet, ahlaksızlık ve dolandırıcılık almış başını gitmiştir.

    Genel vali tüm memurları toplantıya çağırarak bu durumu gündeme getirir. Tüm insanların bu alışkanlıklardan vazgeçmesini, aksi taktirde bir çok kişinin işten atılacağını ve durumun Çar’a bildirileceğini söyler. Vali sözlerini şöyle bitirir. “Sahteciliğin hiçbir ceza, önlem ve yaptırım ile ortadan kaldırılamayacağını bilirim. Çünkü sahteciliğin kökleri ruhumuzun ta derinliklerine kadar sokulmuş ve rüşvet alma, olağan bir hak durumuna girmiştir. Düşman karşısında nasıl silaha sarılmışsak, namussuzluk ve sahteciliğe karşı da ayaklanmamız gerektiğini herkes anlamadıkça kötülükleri ortadan kaldırmamıza olanak yoktur ...”

    Eğer Çiçikov’un kişiliğinin ahlak yönü sorulursa; erdemli ve kusursuz bir kahraman olmadığı açıkça anlaşılır. Ancak O “İşini Bilen” biri diyebiliriz. Kolay yoldan mal edinme ve kazanç hırsı çoğu kişiye göre kusurdur ve saygıdeğer işlerden sayılmaz.

 
 

şimdiye kadar ortalama kaç kitap okudunuz
0-10
10-15
15-20
20-25
25-50
50-100
100'den fazla

(Sonucu göster)


 
 
 


More Cool Stuff At POQbum.com

 
 
 
Dersler
 MATEMATİK
 GEOMETRİ
 TÜRKÇE
 FİZİK
 KİMYA
 BİYOLOJİ
 TARİH
 COĞRAFYA
 FELSEFE
 Soru Bankası


 
 
 
  • Edebiyat Nedir?
  • Edebi Türler
  • Edebi Sanatlar
  • Edebi Akımlar
  • Türk Edebiyatı Dönemleri
  • İslamiyet Öncesi T.E.
  • İslamiyet Sonrası T.E.
  • Tanzimat Edebiyatı
  • Servet-i Fünun E.
  • Fecr-i Âti E.
  • Milli Edebiyat Akımı
  • Milli Mücadele Dön.E.
  • Cumhuriyet Dön.Türk E.
  • Uyak ve Ölçü
  • Nazım Biçimleri
  • Edebiyat Sözlüğü
  • Edebiyatımızda 'ilk'ler
  • Azerbaycan Türk Edebiyatı
  •  
     
     

    TÜRK EDEBİYATI

    1. M. Kemal Atatürk - Nutuk
    2. Kutadgu Bilig'den Seçmeler
    3. Dede Korkut Hikayeleri
    4. Yunus Emre Divanı'ndan Seçmeler
    5. Mevlana-Mesnevi'den Seçmeler
    6. Nasreddin Hoca Fıkralarından Seçmeler
    7. Divan Şiirinden Seçmeler
    8. Halk Şiirinden Seçmeler
    9. Evliya Çelebi - Seyahatnamesi'nden Seçmeler
    10. Kerem ile Aslı
    11. Samipaşazade Sezai - Sergüzeşt
    12. Halit Ziya Uşaklıgil - Mai ve Siyah
    13. Hüseyin Rahmi Gürpınar - Kuyruklu Yıldız Altında Bir İzdivaç
    14. Ahmet Rasim - Şehir Mektupları
    15. Ahmet Hikmet Müftüoğlu - Çağlayanlar
    16. Ömer Seyfettin - Hikayelerden Seçmeler
    17. Mehmet Akif Ersoy - Safahat
    18. Ahmet Haşim - Bize Göre
    19. Yahya Kemal Beyatlı - Eğil Dağlar
    20. Yahya Kemal Beyatlı - Kendi Gök Kubbemiz
    21.Abdulhak Şinasi Hisar - Boğaziçi Mektupları
    22. Ruşen Eşref Ünaydın - Diyorlar ki
    23. Yakup Kadri Karaosmanoğlu - Kiralık Konak
    24. Yakup Kadri Karaosmanoğlu - Yaban
    25. Refik Halit Karay - Memleket Hikayeleri
    26. Refik Halit Karay - Gurbet Hikayeleri
    27. Halide Edib Adıvar - Sinekli Bakkal
    28. Halide Edib Adıvar - Mor Salkımlı Ev
    29. Reşat Nuri Güntekin - Anadolu Notları
    30. Reşat Nuri Güntekin -Çalıkuşu
    31. Falih Rıfkı Atay - Çankaya
    32. Falih Rıfkı Atay- Zeytindağı
    33. Faruk Nafız Çamlıbel - Han Duvarı
    34. Nazım Hikmet - Memleketimden İnsan Manzaraları
    35. Şevket Süreyya Aydemir - Suyu Arayan Adam
    36. Memduh Şevket Esendal - Ayaşlı ile Kiracıları
    37. Peyami Safa - Dokuzuncu Hariciye Koğuşu
    38. Peyami Safa - Fatih - Harbiye
    39. Nihad Sami Banarlı - Türkçe'nin Sırları
    40. Ahmet Hamdi Tanpınar - Beş Şehir
    41. Ahmet Hamdi Tanpınar - Sahnenin Dışındakiler
    42. Samiha Ayverdi - İbrahim Efendi Konağı
    43. Necip Fazıl Kısakürek - Çile
    44. Sabahattin Ali - Kuyucaklı Yusuf
    45. Ahmet Kutsi Tecer - Şiirler
    46. Ahmet Muhip Dıranas - Şiirler
    47. Aşık Veysel - Dostlar Beni Hatırlasın
    48. Orhan Veli - Bütün Şiirleri
    49. Cahit Sıtkı Tarancı -Otuz beş Yaş (Bütün Şirleri)
    50. Kemal Tahir - Esir Şehrin İnsanları
    51. Orhan Kemal - Eskicinin Oğulları
    52. Sait Faik Abasıyanık - Kayıp Aranıyor
    53. Sait Faik Abasıyanık - Hikayelerinden Seçmeler
    54. Halikarnas Balıkçısı - Aganta Burina Burinata
    55. Kemal Bilbaşar - Cemo
    56. Samim Kocagöz - Kalpaklılar
    57. Tarık Buğra - Küçük Ağa
    58. Necati Cumalı - Tütün Zamanı
    59. Rıfat Ilgaz - Karartma Geceleri
    60. Orhan Hançerlioğlu - 7. Gün
    61. Fakir Baykurt - Kaplumbağalar
    62. Faik Baysal - Drina'da Son Gün
    63. Abbas Sayar - Yılkı Atı
    64. Haldun Taner - Hikayelerinden Seçmeler
    65. Oğuz Atay - Bir Bilim Adamının Romanı
    66. Aziz Nesin - Yaşar Ne Yaşar Ne Yaşamaz
    67. Sabahattin Kudret Aksal - Gazoz Ağacı
    68. Yusuf Atılgan - Anayurt Oteli
    69. Cemil Meriç - -Bu Ülke
    70. Ord. Prof. Dr. Ali Fuat Başgil - Gençlerle Başbaşa
    71. Naki Tezel - Türk Masalları
    72. Salah Birsel - Boğaziçi Şıngır Mıngır
    73. Bahattin Özkişi - Sokakta

    DÜNYA EDEBİYATI

    74. Beydeba - Kelile ve Dimne
    75. Eflatun - Devlet
    76. Platon - Sokrates'ın Savunması
    77. Sadi - Gülistan
    78. Cervantes - Don Kişot
    79. Balzac - Vadideki Zambak
    80. Viktor Hugo - Sefiller
    81. Goethe - Faust
    82. Daniel Daefo - Robinson Crusoe
    83. Dostoyevski - Suç ve Ceza
    84. Gogol - Ölü Canlar
    85. Turgenyev - Babalar ve Oğullar
    86. Tolstoy - Savaş ve Barış
    87. Gustav Flaubert - Madam Bovary
    88. Charles Dickens - İki Şehrin Hikayesi
    89. Knut Hamsun - Açlık
    90. Jack London - Beyaz Diş
    91. Rabindranath Tagore - Gora
    92. Ernest Hemingway - Çanlar Kimin İçin Çalıyor
    93. William Faulkner - Ses ve Öfke
    94. İvo Andriç - Drina Köprüsü
    95. Panait İstrati - Akdeniz
    96. John Steinbeck - Fareler ve İnsanlar
    97. M Selimoviç - Derviş ve Ölüm
    98. Cengiz Dağcı - Onlar da İnsandı
    99. Cengiz Aytmatov - Beyaz Gemi
    100. Cengiz Aytmatov - Gün Olur Asra Bedel (Gün Uzar Yüzyıl Olur)
    Bu SitE Kod-dunyasi.tr.gg Tarafından Desteklenmektedir..

     
    Bugün 8 ziyaretçi (14 klik) kişi burdaydı!
    Bu web sitesi ücretsiz olarak Bedava-Sitem.com ile oluşturulmuştur. Siz de kendi web sitenizi kurmak ister misiniz?
    Ücretsiz kaydol